 Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevre Arap Yarımadası’ydı. Yarımadanın en önemli bölgesi Hicaz, bu bölgenin en önemli şehri ise Mekke’ydi. Mekke’yi önemli kılan en temel özellik, eski dönemlerden beri kutsal sayılan Kâbe’nin burada olmasıydı. Arap Yarımadası geniş çöllerle kaplı bir bölge olduğundan, ziraate elverişli topraklar çok değildi. Bu sebeple Arap Yarımadası’nda tarım fazla gelişmemişti. Arapların bir kısmı çöllerde göçebe yaşıyor, birbir kısmı ise şehirlerde yerleşik bir hayat sürüyordu. Göçebeler genellikle hayvancılık, şehirlerde yaşayanlar ise daha çok tarım ve ticaretle meşgul oluyorlardı. Mekke ve çevresinde yılın belli zamanlarında panayırlar kurulurdu. Panayırlara Arap Yarımadası’nın her tarafından ticaret yapanlar, şairler, hatipler, falcılar gelirdi. Burada şiir yarışmaları yapılır; beğenilip dereceye giren şiirler, Kâbe’nin duvarlarına asılırdı. Araplar arasında hitabet ve şiir sanatı gelişmiş olmasına rağmen okuma yazma bilenlerin sayısı yok denecek kadar azdı. Araplarda sosyal hayatın temelini kabilecilik oluşturuyordu. Her kabilenin, genellikle yaşlı ve bilgili bir lideri bulunur ve bu kişiye şeyh denirdi. Araplar arasında kabile bağ- ları çok güçlüydü. Kabile, aynı atadan türeyen, aynı soydan gelen insanlar topluluğuna denirdi. Kabile fertlerinden birine zarar verilmesi, duruma göre savaş sebebi bile sayılırdı. Bir Arap, kabilesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmazdı. Kabileler arasında su ve otlak yetersizliği, kan davası vb. sebeplerle zaman zaman anlaşmazlık çıkar, savaşlar olurdu. Ancak Araplar yılın dört ayında (muharrem, recep, zilka’de ve zilhicce aylarında) savaşmazlardı. Arap toplumunda insanlar genel olarak hürler ve köleler olmak üzere başlıca iki gruba ayrılmıştı. Bir de bu iki grup arasında mevali denilen bir başka toplumsal sınıf vardı. Hürler her türlü hakka sahipti. Kölelerin ise hiçbir hakkı bulunmuyordu. Köleler pazarlarda alınıp satılıyordu. Cahiliye Dönemi’nde Araplar kadınlara ve kız çocuklarına fazla değer vermezlerdi. Kadınların miras hakkı yoktu. Bir erkek dilediği kadar kadınla evlenebilirdi. Arap toplumunda bazı kişiler kız çocuklarını uğursuz görüyor ve diri diri toprağa gömüyordu. İslamiyet öncesinde Araplar arasında adaletsizlik, hırsızlık, yağmacılık, falcılık, içki, kumar gibi kötülükler de yaygındı. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu dönemde Araplar arasında en yaygın inanç, putperestlikti. Arapların çoğu kendi elleriyle taş, ağaç, maden vb. şeylerden yaptığı putlara tapıyordu. Putperest Araplar yeryüzündeki ilk ibadethane olan kutsal Kâbe’nin içini putlarla doldurmuşlardı. Kâbe’deki putların sayısı 360’a ulaşıyordu. Ayrıca Arapların çoğunun evinde de put vardı.
.jpg)
|